Gündem

Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu: "Yaşamımızı savunuyor, projeye karşı çıkıyoruz"

Eskişehir’e bağlı Tepebaşı ve Mihalgazi ilçelerinde açılması planlanan siyanürlü altın ve gümüş madenine karşı Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu üyeleri tepki gösterdi. Platform adına yapılan açıklamada "Ormanımızı, suyumuzu, havamızı, toprağımızı kısaca, doğamızı, yaşamımızı, savunuyor, projeye karşı çıkıyoruz" ifadelerine yer verildi.

(ESKİŞEHİR) - Eskişehir’e bağlı Tepebaşı ve Mihalgazi ilçelerinde açılması planlanan siyanürlü altın ve gümüş madenine karşı Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu üyeleri tepki gösterdi. Platform adına yapılan açıklamada "Ormanımızı, suyumuzu, havamızı, toprağımızı kısaca, doğamızı, yaşamımızı, savunuyor, projeye karşı çıkıyoruz" ifadelerine yer verildi.

Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu üyeleri açılması planlanan siyanürlü altın ve gümüş madenine karşı Eskişehir'de basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamada "Anadolu'nun asıl hazineleri olan endemik bitki türleri yok olacak, bölgede yaşayan hayvanlar yaşam alanlarını kaybedecek, ekosistem onarılmaz hasar alacaktır" denildi.

Platform adına yapılan açıklamada şunlar dile getirildi:

"Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş., Tepebaşı İlçesi Atalan Mahallesi ve Mihalgazi İlçesi Alpagut Mahallesi mevkiinde, siyanürlü altın ve gümüş madeni açmak için harekete geçmiş bulunmakta. Bugün burada bir kez daha ve daha güçlü bir şekilde bir aradayız. Buradan Cengiz Holding’e, ilgili bakanlık yetkililerine ve Eskişehir Valiliğine sesleniyoruz. Eskişehir halkı olarak tek yürek, tek ses buradayız. Ormanımızı, suyumuzu, havamızı, toprağımızı kısaca, doğamızı, yaşamımızı, savunuyor, projeye karşı çıkıyoruz.

"Cengiz Holding’in yetkililere sunduğu proje doğanın ve yaşamın talanı projesidir"

Uzatılma seçeneği de dahil 15 yıl boyunca, şimdilik 716 futbol sahası genişliğinde bir alanda 500 m derinliğinde bir çukur açılarak, İliç’te olduğu gibi siyanürlü yığın liçi yöntemi ile altın ve gümüş madeni çıkarılacak. Daha önceki açıklamalarımızda söylediğimiz gibi, proje faaliyete geçtiğinde olacaklar bellidir. Ağaçlarımız kesilecek, ormanlarımız, tarım arazilerimiz yok edilecek, patlamalar ve işletme için kullanılacak milyonlarca ton su nedeniyle su kaynaklarımız kuruyacak, tarım, hayvancılık, arıcılık yok olacak. Binalarımız hasar görecek, temiz havamız yerini toza bırakacak, yüzyıllardır bu topraklarda üreten halkımız, çaresizce köylerinden göç etmek zorunda kalacaktır. Anadolu’nun asıl hazineleri olan endemik bitki türleri yok olacak, bölgede yaşayan hayvanlar yaşam alanlarını kaybedecek, ekosistem onarılmaz hasar alacaktır. Siyanür ve toprakta bulunan ve siyanürle temas edince serbest ve zararlı hale gelen arsenik, kurşun, civa gibi ağır metaller, buharlaşma, yağmur, sızma, taşma gibi yollarla Sakarya Nehri’ni de besleyen yer altı sularına karışacaklar, solunum, cilt teması veya bulaştıkları içme ve kullanma suları ve besin yoluyla vücuda girecekler. Bu tehlikeli kimyasal maddeler, kan hastalıkları, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, akıl hastalıkları, anormal doğumlar, bebeklerde bedensel ve zihinsel gelişme geriliği ve cilt, prostat, karaciğer, mesane, böbrek, akciğer gibi çeşitli kanserlere neden olmaktadır. Ayrıca, sondaj, patlatma ve taşıma sırasında oluşacak toz da amfizem, silikozis, KOAH, kanser gibi akciğer hastalıklarına yol açmaktadır."