(ANKARA) - 29 Ekim Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan, Narin Güran cinayetiyle ilgili "Biliyoruz ki, bir ülkede kadınlar ve çocuklar öldürülüyorsa o ülkenin geleceği de katledilmiş demektir. Susmak, her yitimden sorumlu olmaktır. Neden biz öldürülüyoruz? Kendi emeğimizle kazandığımız yasalar neden bizi korumuyor ya da kazanımlarımız, geriye çekilmeye çalışılıyor. Çünkü, yirmi yılı aşkın süredir eğitimden adalete her alanda cinsiyetçi tahakkümü kutsayan, kadının ikincilliğini besleyen bir kültür, yaşamımıza egemen kılınıyor" açıklamasını yaptı.
Şenal Sarıhan, Diyarbakır'da 19 gün aranan, ardından cansız bedeni bulunan Narin Güran için yazılı açıklama yaptı. Sarıhan, şunları kaydetti:
"Narin katledildi. Onu yaşamdan koparan nedeni henüz ayrıntıları ile bilmiyoruz. Ama bildiğimiz pek çok şey var. Bir çocuk, 19 gün önce kendi mahallesinde, kendi ailesi ya da komşuları arasında güvenle yürümesi gereken bir mekanda, belki de kendi evinde katledildi. Onu bilen, tanıyan, başına gelenler hakkında bilgisi ya da tahmini olan herkes sustu.
Konuşanlar da vardı, her gün aralıksız, bir kadının ya da kız çocuğunun acısı ile yüreği yanık kadınlar, kadın ve çocuk hakları örgütleri, artık susma zamanı olmadığının bilinci ile 'Narin nerede' diye haykırdılar. Alışılagelmiş, sıradan bir ölüm olarak unutturulacak bir küçük kız ölümü böylece karanlığa bırakılamadı. Narin’in küçücük bedeni, çuval içinde ve üstü taşlar ve ağaç dalları ile örtülmüş şekilde, bulanık bir dere içinde bulundu. Su, bulanık da olsa katillerin ellerini yıkamayı reddetti. Biz kadınlar da susmayı ve boyun eğmeyi reddediyoruz. Biliyoruz ki, bir ülkede kadınlar ve çocuklar öldürülüyorsa o ülkenin geleceği de katledilmiş demektir. Susmak, her yitimden sorumlu olmaktır. Neden biz öldürülüyoruz? Kendi emeğimizle kazandığımız yasalar neden bizi korumuyor ya da kazanımlarımız, geriye çekilmeye çalışılıyor. Çünkü, yirmi yılı aşkın süredir eğitimden adalete her alanda cinsiyetçi tahakkümü kutsayan, kadının ikincilliğini besleyen bir kültür, yaşamımıza egemen kılınıyor.
Aile, demokratik bir yapı olmaktan çıkarılıp, kadının adı olmayan bir yapıya dönüştürülüyor. Bilimin ve aklın yerini antilaik uygulamalar alıyor. Okullarımızdan evlerimize, iş yerlerimize yayılan bu anlayış, erkek egemen kültürü besliyor. Bugün Narin’in tabutuna örtülen gelinlik de tam bu anlayışı yansıtıyor. 'Seni öldürdük. Öldürmeseydik gelin olacaktın!' Mezar yerine ev. Oysa bugün Narin’in arkadaşları okula başlıyor. Üzerine örtülecek siyah ya da farklı renkteki önlük ve bir gazete, nasıl da bu ölüme bir başkaldırı olurdu.
Kadın arkadaşlar, başlarımızı kaldıralım. İleriye bakalım. Narin ve sayısız Narinlerin, kendimizin ve geleceğimizin aydınlığı için ‘Kadınlar vardır. Var olmaya devam edecek’ diyelim. Ülkenin geleceği ve kendi geleceğimiz için bu ‘dava’ hepimizindir."